Haber

Ukrayna’ya yardımı engelleyen Avrupa’nın en uzun süre görevde kalan lideri: Macaristan Başbakanı Viktor Orban kimdir?

Avrupa Birliği’nde hiçbir görevdeki lider Viktor Orban kadar uzun süre iktidarda kalmadı.

Orban, 2010 yılından bu yana ülkesini Avrupa Parlamentosu’nun “seçim otokrasisi” olarak adlandırdığı melez bir rejime dönüştürdü. Bunu da “liberal olmayan demokrasi” olarak tanımlıyor.

Ne olursa olsun, görevde kalma konusunda oldukça fazla deneyim kazanmış gibi görünüyor.

Kendisi Avrupa Birliği’ndeki mevkidaşlarıyla göç ve Ukrayna’daki savaş konusunda sürekli tartışıyor. Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya vereceği 50 milyar euroluk desteği de engelledi.

Orban’ın ‘Kaos Adamı’ biyografisinde Andras Kosa, Macar liderin kendisini “başkalarının yarattığı kaosu çözebilecek tek kişi” olarak sunmayı başardığını belirtiyor.

Doğal afetler ve çevre felaketleri söz konusu olduğunda da bu durum geçerlidir. 2010 yılında Tuna Nehri’ni zehirli atık tabakası tehdit ederken, gönüllüler ve yetkililer arasında bizzat Orban yer aldı.

Başarısında Orban’ın kişisel karizması etkili olduğu gibi, eski bir futbol antrenörü olarak “hızlı karar verme” yeteneği de etkili oldu.

Viktor Orban’ın siyasi danışmanı George Birnbaum, Orban’ı ilk kez “çok entelektüel ve zeki bir insan” olarak tanımladı. BBC’ye “İyi eğitimli ve bu kadar derin bilgiye sahip insanlar oldukça nadirdir” diyor.

Orban ilk kez 1980’lerin sonlarında, Sovyetler Birliği’nin dağılması sırasında, Fidesz adlı sağcı siyasi hareketin kuruluşu sırasında kamuoyuna çıkmaya başladı.

O sırada hâlâ Budapeşte’deki Bibo Koleji’nde hukuk öğrencisiydi. 1989’da Sovyet Kızıl Ordusunu ülkeyi terk etmeye çağıran yedi dakikalık bir konuşma yaptı.

Şehir merkezinde yaklaşık dört milyon insana hitap ederek, “Gücümüze güvenirsek, Komünist diktatörlüğe son verebiliriz.” Dedi.

10 yıl sonra o dönemi anlatırken, “Herkes özgür seçimler, bağımsız ve demokratik bir Macaristan talebini sessizce dile getirdi.” diyor.

Ancak bazılarına göre otoriter rejimin yerini alan demokrasi de Orban’ın iktidarında son 14 yılda gerilemiş durumda.

Eski Kültür Bakanı Prof. Andras Bozoki, Avrupa’da sonradan kurulan liberal demokrasiler arasında 2010 yılından sonra demokratik olmayan sisteme geçiş yapan tek ülkenin Macaristan olduğunu söylüyor.

Rusya’nın hegemonyasının sona ermesinin ardından siyasi olarak yükselen bir Orta Avrupalı ​​liderin, daha sonra Rusya lideri Putin’in Avrupa Birliği’ndeki en yakın müttefiki haline gelmesi oldukça ilginç. Üstelik Putin, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’ya karşı en büyük savaşı başlatan lider…

Viktor Orban hakkında çelişkili görünen pek çok şey var.

1989’daki konuşmasının ardından Macar-Amerikalı milyarder George Soros’un verdiği bursla liberal siyasi ideolojiyi incelemek üzere Oxford’a gitti. Pembroke Koleji’nde bulunduğu süre boyunca muhafazakar filozof Roger Scruton ile arkadaş oldu.

1990’daki seçim kampanyasına katılmak için Oxford’daki eğitimini bıraktı. O yıl partisi Fidesz 22 milletvekili kazandı. Partinin genel başkanı Orban da aralarındaydı.

Macar doğumlu deneyimli gazeteci Paul Lendvai, “Macar demokrasisinin en umut verici savunucularından birinin, aynı demokrasinin sonunu getiren kişiye dönüşmesinin” şok edici olduğunu söylüyor.

Orban’ın eski müttefiki ve şimdi de onu eleştirenlerden biri olan Sandor Csintalan, Macar liderin “sürekli kendisini radikalleştirmesi gerektiğine” dikkat çekiyor.

Orban’ın siyasi danışmanları George Birnbaum ve Arthur Finkelstein’ın, George Soros’u 2013 yılında düşman ilan etme fikrini ona verdiği söyleniyor.

Birnbaum, “Soros iyi bir hedefti çünkü Macaristan’da yeterince insan bu milyarderin siyaseti ve politikaları perde arkasından kontrol ettiği fikrinden rahatsızdı” diyor.

Orban’ı eleştirenler ise Soros’un siyaseti yönettiği fikrini saçma buluyor.

Soros’un Yahudi olması onun hakkında Yahudi karşıtı görsellerin kullanılmasına neden olmuş ve bu durum Nazi propagandasında da yer bulmuştur. Ancak Viktor Orban, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile olan dostluğunu ve İsrail’e verdiği desteği kullanarak Yahudi karşıtlığı suçlamalarını savuşturdu.

7 Ekim 2023’te İsrail-Hamas savaşının başlamasının ardından Orban, İsrailli futbolculara Euro 2024 eleme maçlarını Macaristan’da oynama teklifinde bulunmuştu.

Orban, “dış güçlerin etkisiyle Macar siyasetini etkilemek” suçlamasıyla Soros’un vakıflarını hedef alınca, 1991 yılında kurulan ve Soros tarafından finanse edilen Orta Avrupa Üniversitesi, 2019 yılında faaliyetlerini Avusturya’nın başkenti Viyana’ya taşımak zorunda kaldı.

Viktor Orban, 1963’te Budapeşte yakınlarında doğdu. Üç kardeşin en büyüğüydü. Babaları ziraat mühendisi ve Komünist Parti üyesiydi, anneleri ise özel eğitim öğretmeniydi.

Nüfusun 2 binden az olduğu Felcsut’ta evlerde su akmıyordu.

1989 yılında verdiği bir röportajda babasından şiddet gördüğünü anlatmıştı.

Gençliğinde en büyük ilgisi futboldu. Felcsut’un yerel futbol takımında oynadı. 2014 yılında Orban buraya tartışmalı bir stadyum yaptırmıştı. 1700 kişilik yerleşim yerine 3800 koltuklu Pancho Arena isimli stadyumun inşa edilmesi tartışmalara neden oldu.

Orban, askerliğini yaparken, üniversiteye gitmeden aylar önce komünist istihbarat servisinin teklifini geri çevirdiğini anlatıyor.

23 yaşındayken üniversite arkadaşı Aniko Levai ile evlendi. Beş çocukları vardı. Tek oğulları Gaspar, İngiliz ordusu tarafından Sandhurst Kraliyet Askeri Akademisi’nde eğitildi ve şu anda Afrika ülkesi Çad’da Macar ordusu bünyesinde görev yapıyor.

Üniversite döneminden arkadaşları da Fidesz partisinde önemli mevkilere geldi.

1990’ların ortasında ‘liberalizmden uzaklaştı’

Orban, genç bir milletvekili olarak 1992’de partisiyle Liberal Enternasyonal’e katıldı.

Siyaset bilimci Zoltan Lakner, Orban’ın 1990’ların ortasında siyasi yönünü değiştirdiğine inanıyor. Liberal-sosyalist bir koalisyon tarafından yönetilen Macaristan’da Orban, siyasi güç kazanmak ve partisini milliyetçi, anti-liberal bir yola sokmak için “liberalizme sırtını dönmesi gerektiğini fark etti”.

Oxford ekonomisti ve eski Macaristan başkan adayı Peter Rona, 1990’ların başında Orban’la görüşmesini anlatıyor. Orban’ın o dönemde “modern bir muhafazakar parti yaratmak istediğini” söylüyor.

Rona, Orban’ı, daha önce bunu yapmaya çalışan liderlerin “modern” olmayı bıraktığı konusunda uyarıyor. Orban, “Gerekirse yapılabilir” yanıtını veriyor.

1998’de Orban, Fidesz partisini seçim zaferine taşıdı. 35 yaşında Avrupa’nın en genç başbakanı oldu. 1999 yılında Macaristan’ı NATO’ya kattı.

Orban hükümetleri 2002 ve 2006’da seçimleri iki kez kaybetti. Fidesz lideri her ikisinden de dersler çıkarıyor.

2002’deki yenilgiden sonra o da değişiyor. “Millet asla kaybetmez” diyor taraftarlarına.

Aynı yıl Orban, dövüş sanatları eğitmeni ve iş adamı Arpad Habony ile tanışır. Habony, kamuoyunda pek görünmese de Orban’ın güvendiği müttefiki ve akıl hocası haline geliyor.

2010’daki küresel ekonomik çalkantının ardından Orban yeniden başbakanlık koltuğuna oturdu.

Macaristan 14 yılda pek çok anayasa değişikliğine tanık oldu. Orban üst üste dört seçim kazandı. Şu anda parlamentonun üçte ikisini kontrol ediyor.

Fidesz ve destekçileri 2010’dan bu yana Macar medyasında da büyük bir hakimiyet elde ederek yabancı yatırımcıları yerinden etti.

Macar medya izleme merkezi Mertek, 2018 yılında tüm “Orban yanlısı medyanın” mülkiyet haklarını Kesma adlı vakfa devrettiğini söylüyor. Vakfın yönetimi Fidesz milletvekillerinden oluşuyor.

2019’daki Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde sızdırılan bir ses kaydı, TV yayıncısı MTVA’nın yönetici editörünün personele “Brüksel ve göçmenler hakkında net bir dil kullanmaları” talimatını nasıl verdiğini ortaya çıkardı.

Göç, Avrupa Birliği ve son olarak Ukrayna savaşı Viktor Orban’ın günlük siyasi dilinin en önemli konularını oluşturuyor.

2015 yılında, sistematik olmayan göçmenler Macaristan üzerinden AB’ye girdiğinde, “yasadışı göçmenler” “terörün yayılmasıyla” ilişkilendirilmişti.

Ona göre çözüm “basit”ti… Orban, “Avrupa Avrupalıların, Macaristan da Macarların olmalı” dedi.

Sırbistan sınırına çitler çekildi ve göçmenleri yasaklayan yeni yasalar çıkarıldı. 2018’deki “Soros’u Durdurun” yasası, düzensiz göçmenleri destekleyenleri suç sayıyordu.

2021’de Avrupa Adalet Divanı, sığınma başvurularına ilişkin Macar yasalarının hatalı olduğuna karar verdi. Macaristan’ın AB yasalarını ihlal ettiğine karar verildi.

Avrupa Parlamentosu, Macaristan’ı anayasal gelişmeler, yolsuzluk ve LGBTİ hakları açısından ağır bir şekilde eleştirdi.

Orban’ın son dönemde gündeminde Ukrayna konusunda “AB’nin yanlış yolda olduğu” eleştirileri yer alıyor. Belki de pragmatik olarak Kiev’in hiçbir zaman zafere ulaşamayacağını söyleyen Orban, Avrupa’da Putin’e en yakın başkan olmaya devam ediyor.

Öte yandan Macaristan, Türkiye ile birlikte ancak farklı nedenlerle İsveç’in NATO’ya üye olma girişimlerini engelliyordu. Türkiye İsveç’in üyeliğini onayladı. Orban ayrıca İsveç’in NATO üyeliğine ilk fırsatta onay vereceklerini de belirtti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu